Facebook Twitter Instagram
    Yalın DanışmanYalın Danışman
    • Ana Sayfa
    • Can Yükselen
      • Danışmanlık
      • Eğitim
      • Gemba Workshop
      • Yalın Oyunlar – Uygulamalı Eğitimler
      • Konferans & Seminer
      • Referanslar
    • Yalın Düşünce
      • Yalın Düşünce Nedir?
      • Yalın’ın Tarihi
      • Temel Prensipler
        • Değer
        • Değer Akışı
        • Sürekli Akış
        • Çekme
        • Mükemmellik
      • Kitap Yol Haritası
        • Kitap Önerileri Vol.1
        • Kitap Önerileri Vol.2
        • Kitap Önerileri Vol.3
        • Kitap Önerileri Vol.4
    • Uygulama Rehberi
      • Yalın Dönüşüm Rehberi
      • VSM
      • 5S
      • Hat Yönetimi
      • OEE
      • Otonom Bakım
      • Örnek Uygulamalar
    • Yalın Kavramlar
      • Yalın Düşünce
      • Yalın Üretim
      • Yalın Yönetim
      • Yalın Teknikler
      • Toplam Üretken Bakım (TPM)
      • Yalın Finansal Yönetim
      • Yalın Liderlik
      • Yalın Ürün-Proses Geliştirme
      • Yalın Start-Up
      • Yalın Satış Pazarlama
    • Blog
      • Tartışma & Makale
      • Haber & Duyuru
      • Japonya
    • İletişim
      • İletişime Geç!
      • S.S.S – Sık Sorulan Sorular
      • Yalın Danışman’a Sorular ve Cevaplar
      • Yalın Yazar Olmak İstiyorum
    Yalın DanışmanYalın Danışman
    Ana Sayfa»Yalın»Temel Prensipler»Çekme

    Çekme

    Değeri müşteri gözünden tanımladık. Bu değerin akışını analiz ettik. İsrafları, zorunlu israfları ve değer katanları analiz edip değer katanların oranını çıkarmaya çalıştık ve sürekli bir akış yaratmaya çalıştık. Yalın’ın 3 temel ilkesini anlattık. Kaldı Çekme ve sonrasındaki Mükemmellik…

    Madem kral müşteri, O’nun istediği kadar ürünü istediği zamanda istediği yerde bulundurmak gerekiyor. Zaten biz bu tanımı kısaca “Yalın Üretim” için yapıyoruz. Bu tanımı “Just in Time” Tam Zamanında Üretim’in adı altında yapanlar da haksız sayılmazlar.

    Yani bir kere daha cümleyi kurarsak müşteri istediği ürünü istediği zamanda istediği noktadan “çekecek”. Yalın’ın istediği, çekme esaslı çalışan sürekli akışa sahip bir üretim veya hizmet sürecinin müşterinin para ödemeye hazır olduğu ürün veya hizmetleri istenilen zamanda istenilen noktada mükemmel bir şekilde ona sunmak.

    İyi ama neden müşteri çekecek? Biz niye O’na ürün veya hizmetleri itmiyoruz?

    Çünkü, aslında itmek kelimesinin ardında müşteriyi gözlemeden ardını görmeden piyasayı okumadan yapılan bir üretimin veya hizmet sürecinin basiretsizliği yatıyor.

    1920’li yıllardaki piyasa koşullarında ardı arkası kesilmeden paşalar gibi üretmek kolay tabi. Ne rakip var ne de ürüne doymuş farklılık arayan müşteriler. Üreticinin kral olduğu müşteriye bahşettiği ürün ve/ya hizmetler ile saygınlık kazandığı böyle bir dönemde haliyle kimsenin bir piyasa araştırması yapmak için incilerini dökeceğini sanmıyorum. Bu arada Pazar araştırması dediğimiz şeyin ardında zaten rakip analizi ve müşteri profilini çıkarmak yatmıyor mu? Zaten o zaman ne başka tarafa kaçacak bir müşteri ne de bir rakip olduğuna göre böyle şeylere hiiç mi hiç lüzum yokmuş zaten.

    O yüzden “Adamlara bak, böyle piyasaya mı girilir, insan bi pazar analizi yapar!” falan demeyin sakın. Zaten parsayı kapan zengin oluyor o dönemler. Üretip, ürettiğinin üzerine istediği karı koyduktan sonra satışını da gerçekleştiriyor kesesini de bir güzel dolduruyor. Bkz Henry Ford

    Çoğunuzun bildiği arz talep dengesi son sözü söylüyor yine. “Bir şey az bulunuyorsa kıymetlidir, çoksa değildir.” Bugün yüzlerce üreticinin olduğu rekabet dolu bu piyasa tam bir kurtlar sofrası. Yüzlerce ürün binlerce çeşidin içinde hangisini alsam diye saatlerce düşündüğümüz oluyor artık. 1920’lerdeki yaşam şartları düşünüldüğünde sağlanan imkanlar ile günümüzü karşılaştırırsanız, bugün dünya nüfusunun hatırı sayılır bir kesiminin o zamanlardaki bir İngiliz asilzadesinden bile çok daha fazla imkana sahip olduğunu görebilirsiniz. İnanmam diyenler Anthony Giddens’ın Sosyoloji kitabından beni teyid edebilirler.

    Fiyat politikaları, rakip analizleri, pazar araştırmalarının gırla gittiği, herhangi bir açık yakalayıp en küçük maliyetleri düşürmenin yollarının arandığı günümüz koşullarında fiyatı kimin belirlediğini söylememe gerek yok sanırsam.

    Durum böyle olunca yani imkanlar artık tabiri caizse “Ayak altına düşünce” fiyatı üretici belirlemez oluyor günümüzde. Ve artık bir İngiliz asilzadesinden bile daha fazla imkana sahip olan biz müşteriler bir kral muamelesi görmeye başlıyoruz.

    Böyle bir ortamda hala müşterinin sesini –yabancı dille de söyleyelim “voice of customer”ı duymayan sağır piyasa oyuncuları itme esaslı bir sistem ile hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Stoklara boğulup ellerinde patlayan modası geçmiş trendi yakalayamayan ürünlerine üzülüyorlar.

    İşte bu yüzden müşterinin para ödemeye hazır olduğu değeri yaratıp ancak, O istediği zaman üretebilmekte marifet.

    Yoksa yeri göğü stok yapıp “Bu mal niye satmıyor!” diye soranların ne yapacağına karar vermesi gerekiyor.

    “İyi de Yalın Danışman anlatması iyi hoş da bu nasıl olacak?” diye sorarsanız bugün süpermarkete gittiğinizde gördüğünüz manzaranın benim “Çekme” dediğim sistemin hayata geçmiş olan bir versiyonu olduğunu görerek sorunuzun cevabını kendiniz bulmuş olursunuz.

    sprm - Çekme
    Değer Akış Haritalama’da Çekme Sistemi sembolü ve Süpermarket

    Aldığınız bisküvinin bulunduğu rafta binlerce olmadığını ve belirli bir seviyenin altına düştüğünde bir şekilde tedarik edildiğini hepiniz biliyorsunuz. E madem süpermarketlerde sistem bu kadar kısıtlı ve belli bir stokla bu şekilde işliyor, neden fabrikalarda bu etkinlikte bir stok yönetim sistemi kuramıyorsunuz. Neden müşterinin çektiği ürün kadarını üretmiyor, onca para yatırdığınız stoklarınızın erimesi için dua ediyorsunuz? Çünkü Yalın’ın Çekme sistemi’nin esaslarını yeterince bilmiyorsunuz.

    Buradan ahkam kesmek kolay mı? Hiç değil… Çünkü birçok firmada bu sorunu yaşıyor ve ardında hiç bir mantıklı sebep yatmadığını görüyorum, dolayısıyla bu eleştiriyi yapmayı kendimde hak buluyorum.

    Sevgiler

    CY

    Hakkında
    Hakkında

    İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümü mezunu olan Can Yükselen, 2009 yılından beri Yalın Dönüşüm ve Yalın Yönetim alanında çalışmaktadır. Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans öğrenimini tamamladıktan sonra Doktora öğrenimine İTÜ Endüstri Mühendisliğinde devam etmektedir. Toyota Türkiye’nin “Undergraduate Development Programme”ını tamamlamıştır. Yalın Enstitü’de 14 yıl eğitim ve danışmanlık alanlarında aktif görev almıştır.

    Can Yükselen, bugün sektöründe lider otomotiv, gıda, teknik tekstil, beyaz eşya ve demir-çelik, metalurji endüstrisindeki birçok işletmeye eğitim ve danışmanlık desteği vermektedir. Geliştirip kurguladığı simülasyon eğitimleri, gemba workshop’lar ile 100’ün üzerinde firmaya Yalın’ı uygulamalı şekilde aktararak danışmanlık hizmeti vermeye devam etmektedir.

    Twitter Instagram LinkedIn WhatsApp
    Sitede Ara!
    Temel Prensipler
    Değer Değer Değer Değer Değer
    Eğitimler Hakkında Bilgi Al

    Son Yazılar

    Milkrun

    Stok Devir Hızı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

    İstanbul Havalimanı Değer Akış Analizi

    Hat Yönetiminde Proses Akışı Sağlamanın 10 Adımı

    Yalın Hat Yönetimi ve Yamazumi (Hat Dengeleme)-2

    Yalın Düşünce LogoCan Yükselen'den Yalın Düşünce ve Yalın Üretim
    Can Yükselen
    • Can Yükselen
    • Danışmanlık
    • Eğitim
    • Gemba Workshop
    • Yalın Oyunlar – Uygulamalı Eğitimler
    • Konferans & Seminer
    • Referanslar
    • Site Haritası
    Yalın Düşünce
    • Yalın Düşünce Nedir?
    • Yalın’ın Tarihi
    • Kitap Önerileri
    Twitter Instagram LinkedIn WhatsApp
    © 2023 Yalın Danışman.

    Yazın ve Enter tuşuna basın. Çıkmak için Esc tuşuna basın.