Bilmeyenlere ya da hatırlamayanlara yazıya başlamadan hatırlatayım. Gemba, Japonca “Olay Mahali” demek. “Haydi Gemba’ya!” ise Yalın Danışman için Salı günlerinin yeni konsepti demek! Bundan böyle Salı günleri firmalarda yaşadığım deneyimleri ve onlarda yaptığım uygulamaları resimli şekilli veya yazılı örneklerle kısaca anlattığım bir gün olacak. Japonların dediği gibi “Gemba asla yalan söylemez!” Gemba Yalan söylemediğine göre Yalın Danışman Salı günü uygulamalı örnekler ile doğruları gösterecek. Yerinde incelediği saha örneklerinden küçük bir kuble göstererek uygulama yapmak konusunda çekincesi olanları cesaretlendirecek, Yerinde gidip görmeden detayların hiç bir şekilde öğrenilemeyeceğini, teorinin pratik olmadan hiçbir şey olduğunu çok iyi bildiğim için Gemba’yı ayağınıza getiriyor, uygulama…
Yazar: Can Yükselen
“Kasım Ayı Değişim Ayı!” demiş ve birçok yeniliğin ve başlangıcın bu ay ile birlikte hayat bulacağını söylemiştim. Yapısal kurgudaki değişikliklerin bu ay ile birlikte başlayacağının haberini vermiştim. Yapısal kurgudaki en temel değişikliklerden biri artık her bir güne özel bir yazı türünün olması… Sıklıkla yazdığım ve ansiklopedik bilgileri sıralamaktan çok; yaşanılan ve eleştirilen konuları dillendirdiğim makaleler artık haftaya “Merhaba!” dediğimiz günde siz okuyucularım ile buluşacak. Sizlerle olan samimiyetim ve blog ortamına yakışan sıcak ortama olan güvenim sayesinde kelimelere dökülen eleştirilerim artık Pazartesi günleri sizlerin karşısına çıkacak. Neden mi? Yalın ile ilgili temel bilgileri samimi bir yazı diliyle anlatırken; yaşanılan sorunları ve…
Bayram seyran telaşesi ve ardından Yalın Enstitü’nün Japonya’daki Study Mission’ın Türkiye Ayağı derken iki haftayı neredeyse yazı yazmadan geçirdim. Gelen yorum ve soruları dahi cevaplayamadığım yoğun bu hafta içerisindeki sessizliğimin sebebi sadece vakit bulamamak değil; değişim için yeni fırsatların peşini kollamaktı. Yalın Danışman’ın uzun vadeli stratejik planları üzerine kafa yorarken elde ettiğim birçok parlak fikir bu 2 haftalık sessizlik süresince yeşerdi. Bayram telaşelerinde olgunlaşan düşünceler nihayet bu haftanın içerisinde biraz daha boy verip hayata geçirilebilir hale geldi. Kasım ayı ile birlikte Yalın Danışman blog sayfası küçük değişimlere sahne olmaya başlayacak. Her ayın ilk Pazar günü o ay için Yalın Danışman’da yeşeren…
Bu fotoğrafı Şişli’deki bir kitapçıda çektim. Olaylara fazlasıyla Yalın Gözlüğü takıp bakmaya başlayınca her şeyi Yalın Araçlar mertebesinde yorumlamaya başlıyorsunuz.Bilgilendirme tabelaları 5S; çeşitli uyarı araçları birer Poka Yoke; birtakım göstergeler ise bir anda görsel yönetim aracı olarak görünüveriyor gözünüze. Bu seferki ise tam bir Değer Akışı aracı. Siparişleri kontrol etmenin ve hatta üretimi tetiklemenin en kolay yolu.Belki de uğraşıp didinsem süpermarket kavramını bundan daha iyi anlatamazdım. Eee Taiichi Ohno’nun esinlendiği yer Amerikan Gross Market’lerdeki raflar olunca ben de kitapçıdan size güzel bir örnek vereyim istedim. Hatta işi, kavramın salt manasından biraz öteye taşıyıp sipariş genliği ile de ilişkilendirdim. İlk fotoğraf bu…
16 Ekim tarihinde Yalın Enstitü olarak davet ettiğimiz Toyota Kültürü kitabının yazarı Mike Hoseus’u ağırladık. “Yalın Dönüşümde İnsan Yönetimi” konulu seminerdeki aktardığı bilgiler ve müthiş enerjisiyle belki çoğunuzun şirketlerinizde uygulamakta zorlandığı konulara değinen Hoseus, Toyota Tarzı’nın Ruhunu anlattı adeta. Günlük Yönetimden Hoshin Kanri’ye; KPI ve PUKÖ döngüsünden Standart İş’e kadar birçok konuda İnsan Yönetimini etkileyen ve bu işin ruhunu oluşturan faktörlere değinen Mike, satır aralarını okumamızı sağladı. Yalın Üretim teknikleri ve Yalın Düşünce sistematiğine artık çoğumuzun aşina olduğu şu dönemde aslolanın bu işin ruhunu üflemek, kültürü yaratmak olduğunu bir kere daha tekrarladı. Standartların en çok konuşulduğu ve belki de en…
Geçen hafta paylaştığım ve geçtiğimiz yıl yazdığım “Yalın Düşünce ve Beş Temel ilkesi” başlıklı yazımdan sonra şimdi de 2010 yılı başında kaleme aldığım ve benim danışmanlığa adım atmaya başladığım yıllarda çok şey öğrendiğim bir proje olan “TÜLOMSAŞ ve 8 tedarikçisinin Yalın Dönüşümü” konulu makale ile sizleri bir nostalji turuna çıkarayım. Bu nostalji esnasında danışmanı olduğum Yalın Enstitü’yü de kendi üslubumla sizlere tanıtma fırsatı bulayım. Şunu da belirtmeden geçmek olmaz. Yalın Enstitü ile birlikte ABİGEM ortaklığında yürütülen bu projenin çıktılarını anlatırken 3 yıl önce Türkiye Ekonomisi ile ilgili yaptığım tespitler hiç ama hiç değişmemiş. Aynı hararetle savunduğum gerçekler değişmediğine göre yazı…
Bu fotoğrafta ne okuyorsunuz? Eger Kanji bilmiyorsanız hiçbir sey… Ama ne anlıyorsunuz? Çok sey… Peki neden? Görsellik diye cevap vereceksiniz hemen;ama ben onu sormuyorum. Görsel yönetim iyidir hoştur vs… Benim sorduğum bu görselliğin nedeni. Bu adamlar aptal mı? Elbette hayır. Peki neden çocuğa anlatır gibi böyle sevimli ikonlarla falan açıklama gereği duyuyorlar. Okuma yazma bilmeseniz bile bu görsellik seviyesinde bir çocuk dahi olsanız hata yapmanız imkansız. İşin asıl sırrı bu görsellik sayesinde toplumun tüm kesimlerinin – okuma yazma bilmeyen en küçük çocuğundan gözleri yazıları seçemeyen en yaşlı insanına kadar- bilgilendirilerek hata yapmasıının veya herhangi bir kazaya maruz kalmasının önlenmesi. Bir…
Bu fotografta ne okuyorsunuz? Eger Kanji bilmiyorsaniz hicbir sey… Ama ne anliyorsunuz? Cok sey. Peki neden? Gorsellik diye cavap vereceksiniz hemen;ama ben onu sormuyorum. Gorsel yonetim iyidir hostur vs… Benim sordugum bu gorselligin nedeni. Bu adamlar aptal mi? Elbette hayir. Peki neden cocuga anlatir gibi boyle sevimli ikonlarla falan aciklama geregi duyuyorlar. Okuma yazma bilmeseniz bile bu gorsellik seviyesinde bir cocuk dahi olsaniz hata yapmaniz imkansiz. İşin asıl sırrı bu görsellik sayesinde toplumun tüm kesimlerinin – okuma yazma bilmeyen en küçük çocuğundan gözleri yazıları seçemeyen en yaşlı insanına kadar- bilgilendirilerek hata yapmasıının veya herhangi bir kazaya maruz kalmasının önlenmesi. Bir…
“Belki bu soruyu sormak gereksiz adamlar zaten piyasayı kasıp kavurmuş; 24 saatte 2 milyon adet satmayı başarmış, ben neyin tartışmasını yapıyorum!” diye düşünmedim değil; ama yine de yazmadan edemiyorum. Çünkü 100 yıl sonra tekerrür eden bir olay ile karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum. “Steve Jobs öldü, Apple bitti! Adam öleli beri adam gibi bi şey gelmedi!” geyiklerine hiç bulaşmayacağım baştan söyleyeyim. Benim derdim işin Yalın kısmı ile ilgili. Hatta Yalın Düşünce’nin beş temel koşulundan ilki ve belki de kilit noktası olan “Değer” ile daha da çok ilgili. 2007’de Steve Jobs bu telefonu çıkardığında samimi söyleyeyim gerçekten bunun mümkün olup olmadığına inanamamıştım; ama…
Ekim ayına girip yılın son çeyreğine başlarken blog sayfasının 8 ayını tamamladığını fark ediyorum. Ama bu blog sayfasını açmadan 4-5 ay önce kaleme aldığım bu makale aslında benim blog sayfası hayalimi ateşleyen ilk kıvılcımdır. Yalın Düşünce ve 5 Temel ilkesini kısa ve resmi bir dille anlatmamı isteyen bir yazı talebi için kaleme aldığım ve aşağıda okuyacağınız bu “resmi” yazı; benim tarzımdan biraz farklı gözükse de istediğimde oldukça “sıkıcı” olabileceğimi de gözler önüne seriyor 🙂 Her ne olursa olsun, Yalın’ı Yalın bir şekilde anlattığı ve benim için önemi büyük olduğu için Ekim ayını ve son çeyreği bu yazıyla açıyorum. İyi Okumalar…