28 Şubat Perşembe akşamı uzun zamandır beni aramayan bir arkadaşımın aramasıyla çaldı telefonum. Arayan Mert Kantarcı. Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Öğrenci Kulübü‘nün eski başkanı. Geçtiğimiz yıl verdiğim seminerde tanışmıştım kendisiyle. Benden ricası ertesi gün yapılacak olan IndEx Seminerlerine konuşmacı olarak katılmamdı. Geçen yıl verdiğim seminerin aynısı bile olsa verebileceğimi, yarın konuşma yapacak kişinin son anda program değişikliği yüzünden konuşmasını iptal ettiğini belirtti. Ben de böyle zor durumları üniversitedeki kulüp organizasyonlarında bizzat yaşayan bir öğrenci geçmişine sahip olduğundan bu daveti memnuniyetle kabul ettim.
Ama konuşmacı olarak katıldığım seminerlerin konseptine mutlaka uygun bir eğitim hazırlamak ve aynı paket sunuşları tekrar etmekten nefret eden biri olduğumdan akşam saat 9’da aldığım bu teklifi kabul ettikten hemen sonra bilgisayarın başına oturarak “Tedarik Zincirine Yalın Bakış” başlıklı bir sunuş hazırlamaya koyuldum. Sunumu kaydedip bilgisayarı kapadığımda saatin 02:30 olduğunu hatılıyorum. Ama hiç gocunmadan büyük keyifle hazırladığımı belirtmeden geçemeyeceğim.
Ertesi sabahki eğitim ile ilgili işlerimi tamamladıktan sonra yola koyulup Koç Üniversitesi’ne giriş yaptığımda, kulüp görevlilerin yönlendirmesiyle salonu bulmuş oldum. Benden önceki konuşmacıyı dinledikten sonra hazırılıklarımı yapıp sahneye çağırıldım.
Özgeçmişimi anlatırken 1 Mart günün doğum günüm olduğunu araya sıkıştırmamla alkışların kopması bir oldu tabi! Teşekkürlerimi sunarak sunumuma devam edip bana tanınan 1 saatlik süreyi en iyi şekilde daha bir gece evvel hazırladığım slaytlarla doldurmaya çalıştım. Ana konu lojistik olduğu için anlattığım konular Yalın Tedarik Zinciri’ni ve Yalın Düşünce’yi genel hatlarıyla anlatan; Just In Time-JIT, SMED, Heijunka, Kanban, Süpermarket, Çekme Sistemleri gibi araçları tanıtan başlıklardı.
İlk başlarda pek ilgisini çekmediğini düşündüğüm birkaç kişi salondan ayrıldıktan sonra sunumun ortalarına doğru ciddi bir yığının salonun arka kısmına doğru dizildiğini fark ettim. Pek anlam vermeyerek devam ettiğim sunumda kimsenin çıkmadığını gördükçe daha da keyifle anlatmaya devam ettim.
Süreyi makul bir şekilde değerlendirip soru cevap kısmına geçtiğim sırada yavaştan kısılan ışıklar kendini karanlığa bırakarak beni hayrete düşürse muhtemel gerçekleşen teknik arızayı “Ne o, bitti gidin artık! mı diyosunuz” şakasıyla yumuşatmaya çalıştım.
Teknik arızanın giderilmesini beklerken yukarıdan bir ışığın üzerime tutulduğunu fark etsem de tüm salonun “iyi ki doğdun Can Bey” diyerek doğum günümü kutlayacağını aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Yine aynı sırada sağdan gelen bir flaşla karanlığın içindeki şaşkınlığım bir kat daha artarak kameraya çekildiğimi fark etmeme sebep oldu. Soldan gelen pasta ve üzerindeki maytaplar ise ömr-ü hayatımda yaşadığım en ilginç doğum günümü bana yaşatan Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Topluluğu’nun son sürpriziydi.
Alkışlar ve ıslıklarla yıkanan seminer salonunda hayretler içerisinde bir dilek tutup pastayı üflediğimi ve dilimlediğimi hatırlıyorum. Olayın şokuyla neler yaptığımı bu videodan izleyebilirsiniz. Sakın şaşırmayın ama; 250 kişinin kutladığı bir “doğum günü çocuğu” olmak inanın bambaşka bir şey…
Buradan bu yazıyla Koç Üniversitesi’nde bu IndEx13 etkinliğini düzenleyen Endüstri Mühendisliği Öğrenci Topluluğu öğrencileri başta olmak üzere tüm katılımcılara ve bir saat gibi kısacık bir sürede bu kadar insanı her türlü sosyal medya kanalını kullanarak organize ederek bana unutulmaz bir doğum günü yaşatan herkese çok ama çok teşekkürler
İyi ki varsınız!
Sevgiler
CY