Hiç yeni bir video değil, izlediğinizde siz de bana hak vereceksiniz; görüntüler 80’li yıllardan gelen bir VHS kaydı muhtemelen; ama bilgiler hala taptaze. Zamanında TRT’de yayınlanmış bir belgesel olmalı ki dublaj sahibinin sesi hiç mi hiç yabancı değil. “Japonya’nın otomotiv endüstrisi devleri öldürdü, bütün dünya Japonların yeni denemekte olduğu arabaları yenmeye çalışıyor” diye başlıyor 9 dakikalık bu kısa belgesel. Daha ortada dünyanın Japonların bu tarzının arkasında ne gizli olduğunu anlamaya çalıştığı Dünyayı Değiştiren Makina kitabı da Yalın Düşünce kitabı da yok… “Yalın” diye bir kavram bile yok. Tek tük kişinin bildiği TPS var sadece. İşte bu belgesel 9 dakikalık o kısa…
Yazar: Can Yükselen
Toplam Üretken Bakım faaliyetlerini yürüttüğümüz fabrikalarımızdan birinde JIPM-S yetkilileri ile birlikte yaptığımız ziyaretin karelerini sizlerle paylaşmak isterim. Sürekli iyileşmenin pesinde işletme içindeki tüm kayıpları azaltmaya ve uretkenligi surdurulebilir hale getirmeye yonelik bir yaklaşım olan TPM, 8 sütun üzerinden bu faaliyetleri yürütmeyi öngören bir sistemidir. Bu sistemin iki önemli ayagi olan kobetsu kaizen ve otonom bakım sütunlarından bahsedelim. Hata kartları ile tüm calisanlari isin icine katan ve isletme içindeki problemleri görsel hale getirirken otonom bakım faaliyetlerini de işletme icinde başlatmış oluyoruz. Otonom zaten “kendi kendine” anlamına gelen bir kelime. Makina başındaki operatörlere bu hata kartlarını astirarak çalıştıkları makinanın problemlerinin farkına varmalarını…
Ziyaret ettiğim birçok firmada karşılaştığım manzaralar ne yazık ki (belki de ne güzel ki demeliyim) biz danışmanların Türk Sanayisi’nden Yalın Düşünce adına daha çooook ekmek yiyebileceğini bana gösteriyor. Fabrika içinde duran veya hareket ederek spagettiler çizen tüm malzemeleri “bunlar stok değil, para para!” diyerek kendini kandıran Türk Sanayicisi aslında neleri kaybettiğinin belki farkında bile değil. Zaten olay sadece stoka para bağlamak kadar basit bir konu da değil. Mesele anlayışı değiştirip stokların ardına gizlenen çok daha vehamet dolu detayları yakalayabilmekte saklı… Artık dünya, serbest piyasa ekonomisinin tavan yaptığı müşterinin kral olduğu tatminsizlik ve rekabetin “önlenemez bir gelişim ve değişimi” beraberinde getirdiği…
Bir süreçte veya bir prosesteki iyileştirmeleri hayata geçirmek için Deming tarafından geliştirilmiş problem çözme sistematiğini içinde barındıran döngüye verilen addır. Planla, Uygula Kontrol Et ve Önlem Al adımlarının baş harflerinden (PUKÖ) oluşur. İngilizce’de ise PDCA (Plan, Do, Check, Act) Cycle olarak da adlandırılır. 2. Dünya savaşı sonrası Amerika’nın Japonya’ya yardım ve destek sürecinde Amerika’lı ünlü yönetim gurusu Edward Deming tarafından geliştirilmiş bir sistematiktir. Japonların benimsediği bu sistem; daha sonraları TPS’in olmazsa olmazlarından bir olmuştur. Problem Çözme sistematiğinde PUKÖ döngüsü gözetilmelidir. Bu döngüde; Planla: Hedeflerin belirlenip o hedefe ulaşmak için gerekenlerin belirlenip planlandığı Uygula: Değişimlerin hayata geçirildiği Kontrol Et: Hayata geçirilen…
Bir prosesin, ardındaki prosesleri beslemek için kullandığı önceden miktarı belirlenmiş, tek ya da çok çeşitli ürüne sahip ara stokların bulunduğu bölgedir. Yalın Üretim’in kritik noktalarından biri olan “Her bir proses öncesindeki prosesin müşterisidir” ilkesi gereğince aynı bir süpermarkette müşterilerin bir ürünü reyondan aldıktan sonra marketteki yetkililerin o rafı doldurması gibi; üretimdeki süpermarketten ardıl proses ürün çektiği anda öncesindeki prosesin bu çekilen ürünü üretmesi gerekir. Süpermarket, üretimi tetikleyip, müşteri isteklerine göre üretim mix’ini belirlemeye yarar. Bu tetikleme işlemi Kanban kartları ile gerçekleştirilir. Süpermarketler ürün çeşitliliği ve/ya setup olan bölgelerde ve çevrim sürelerinin farklı olduğu prosesler arasında (sürekli akışın olmadığı yerlerde) stok miktarının…
Daha önceleri de keyifle okuduğum Mahfi Eğilmez Hocamın son kitabı Kolay Ekonomi; bu konuda bilgi sahibi olmak, ve ortalıkta dönen birçok safsatayı bertaraf etmek için bir başucu kaynağı… Kendisini www.mahfiegilmez.com adlı blog sayfasından da takip ettiğim Mahfi Hoca’nın kapasite kullanımı ve GSYH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) ile ilgili yazdığı yazılar, aslında Türkiye’nin kurtuluş yolunun neresi olduğunu anlatıyor. Madem kurtuluş yolu belli, bu kurtuluşa erişmek için ne yapılması gerektiği ile ilgili de biraz Yalın Danışman konuşsun… Mahfi Hoca Bir Sayfada GSYH Dersi başlıklı yazısında şöyle yazmış: “Bir ülkede belirli bir dönem içinde (3 ay, 1 yıl) üretilen bütün nihai malların piyasa fiyatları üzerinden toplanmasıyla oluşan toplam değere gayrısafi yurtiçi…
Bir ürünün değer akışı boyunca sistem içerisinde süreçler arasındaki yolculuğunu izlemeyi sağlayan diyagramın adıdır. Spagetti diyagramı süreçler arasında akan Değer’in (yani ürün ve/ya hizmet’in) izlediği yolu gözleyerek israf (muda) noktalarını ortaya çıkarır. Bu diyagrama spagetti adının verilmesi diyagramın çizilmesi sonucunda genellikle bir porsiyon spagettiye benzer bir tablo ile karşı karşıya kalınmasıdır. Çünkü süreçler arasında ürün, operatör veya hizmet alan/veren kişilerin oradan oraya taşındığı durumlar o kadar fazladır ki bunu görmenin en etkili yolu değer akış yollarını çizmektir. Spagetti diyagramı yürüme mudasını görebilmenin en kolay yoludur.
Takt zamanı yapılan üretim veya verilen hizmetin hızını müşteri talebi ile ilişkilendirmeye yarayan bir ölçüttür. Müşteri istekleriyle oluşan toplam talebi karşılayacak; ama aynı zamanda bu talebi karşılarken minimum stok tutacak şekilde üretimi ilişkilendirmek takt zamanı ile mümkündür. Minimum stokla üretim yapmak için müşterinin talebini ölçmek ve bu talebi öngörülen zamanda karşılayabilmek hedeflenmelidir. Üretim ya da hizmet için öngörülen toplam kullanılabilir zamanınızın müşteri talebinize oranı size birim ürün ve/ya hizmetin karşılanma hızını verir. Bunun adı Takt Zamanı’dır. Takt, Almanca kökenli olup müziksel ölçü için net zaman aralığı anlamına gelen bir kelimedir. Aynı bir orkestra şefinin bütün orkestra elemanlarını belirli bir tempo…
Ne demiştik? “Değer, müşterinin parasını ödemeye hazır olduğu her şeydir. Doğru ürün-hizmet de, müşterinin beklentileri ile maksimum seviyede örtüşen ürün-hizmettir. Değer de zaten bu örtüşmeyi sağladığı müddetçe DEĞERdir. Aksi halde örtüşmeyen kısımlar İSRAF olarak tanımlanır.” (Bkz: Değerden başlamaya ne dersiniz? ve Değerden konuşmaya devam edelim?) Yalın Danışman sormaya devam etsin madem… Eğer benim para harcanması için ortaya koyduğum ürün ve/ya hizmetim ile para ödemeye hazır olan müşterinin zevkleri birbiri ile örtüşmezse ne olur? Müşteri kaçar mı? Müşteri başka bir ürüne mi gider? Kafası mı karışır? N’olur yani? İşte bu sorunun cevabı birçoğunuzun yanlış bildiği ve aslında lüks algısıyla aynı algıya sahipmiş gibi muamele…
Makine ve/ya operatörler için anormal bir durum oluştuğu zaman otomatik olarak bunu fark edilebilir hale getirip hatanın tespitini ve üretimi/makinayı durdurma imkanını sağlayan sistemin adıdır. Jidoka Türkçe Otonomasyon (Otomasyon değil!) olarak adlandırılır. Otomasyon, bir işin kişiden/operatörden bağımsızlığını anlatırken; otonomasyon o işte yaşanacak herhangi bir problemin tespitinin ve/ya kontrolünün teminatının otomasyonudur. Bu teminatı makina ve/ya operatör gerçekleştirir. Toyota Üretim Sistemi (TPS)’nin iki ana sütunundan biri olan Jidoka, TPS’in en önemli prensiplerinden biridir. “Problemleri ortaya çıkarmak” esasına dayanır. Poka Yoke ile karıştırılmamalıdır.